Bebeklerde inspeksiyon, zorunlu tercih edilen bakış (forced choice preferential looking), optokinetik nistagmus, fiksasyon tercihi testleri ve elektrofizyoloji görmenin değerlendirilmesinde kullanılabilir.
Yenidoğan döneminde görme sisteminin henüz gelişimini tamamlayamamış olması nedeniyle görme keskinliği düşüktür. Uygulanan ölçme yöntemine göre 0.5/10 ile 2/10 arasında değişen farklı sonuçlar alınır. Bunlar arasında desen VEP ile yapılan ölçümler diğerlerine göre daha iyimser sonuçlar vermektedir. Erişkin düzeyinde görme keskinliğine desen VEP ile 6 ayda, zorunlu tercih edilen bakış yöntemi ile 2 senede ulaşılır. Önemli olan nokta, görme düzeyi ile ilgili olarak testler arasında denklik mevcut olmamasıdır. Bu nedenle takip edilen hastaya değişik zamanlarda aynı test uygulanmalıdır.
İnspeksiyon
Bebeklerin görmesini değerlendirmede en hızlı ve güvenilir yöntem insan yüzüne olan ilgisinin incelenmesidir. Normalde iki aylıktan itibaren beslerken annesinin yüzüne, 3-4 aylıkken daha uzaktaki insanların yüzüne bakabilmelidir. Bebeklerde takip hareketi hipometrik sakkadlardan oluşur. Bu nedenle oyuncak veya yüzü takip edebilmesi için 4-6 aylık olması gerekir. Görme kapasitesinin bir göz kapatılarak her bir gözde ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Tercihli Bakış Testi (Forced Choice Preferential Looking Test)
Bebekler homojen gri bir zemin yerine, üzerinde desen olan bir zemine bakmayı tercih ederler (Resim 2-10). Bu duruma “tercihli bakış” denilmektedir. Bu prensiple çalışan değişik testler mevcuttur. Örneğin Teller testinde bebek annesinin kucağında otururken, karton bir levhanın arkasında küçük bir delikten muayene eden kişi bebeğin bakışlarını gözlemler. Karton platformun sağ veya soluna gelişigüzel olarak homojen gri bir kart veya vertikal çizgili bir kağıt yerleştirilir. Bebeğin homojen gri zeminden ayırt edemediği en ince çizgili kart, bebeğin görme keskinliğini belirler. Teller testinin eşdeğeri olarak çizgiler yerine basitleştirilmiş semboller içeren testler de uygulamaya konulmuştur. Aynı prensiplerle kontrast görme düzeyi, “hareketli random dot testi” ile bebeğin hareket ve derinlik algılaması da saptanabilmektedir. Standart Teller tercihli bakış testi yaklaşık yarım saat sürer, bebeğin uyumlu olması gerekir ve yorucudur. Lea’nın “hiding Heidi“ testi daha hızlı uygulanabilmektedir (Resim 2-11). Test sonuçları geleneksel Snellen görme eşeli sonuçları ile eşdeğer değildir. Klinikte rutin değildir, özellikle ambliyopi tedavisinin takibinde kullanılmaktadır.
Fiksasyon Tercihi
Sözel iletişim kurulamayan veya zihinsel özürlü çocuklarda iki göz arasındaki görme simetrisi fiksasyon tercihi ile değerlendirilebilir. İnfantlar için hekimin yüzü en ilgi çeken cisimdir. Daha büyük çocukta, ilgisini çekebilecek boyut ve renkteki bir cisim yaklaşık olarak 50 cm uzaklıkta tutularak tepkisi değerlendirilir. Çocuğun cisme odaklandığı gözlemlendikten sonra, gözler sırasıyla kapatılarak iki göz arasında davranış farkı olup olmadığı değerlendirilir. Her iki gözüyle de simetrik olarak santral, sabit ve sürekli fiksasyon yapabilen çocukların görmeleri yeterli olarak değerlendirilebilir.
Santral fiksasyonu olan çocuk cismin tam ortasına veya muayene eden hekimin gözünün içine bakabilmeli ve cismin yönü değiştirildiğinde takip edebilmelidir. Bunun için bir göz kapalı iken açık kalan göze doğrultulan ışık kaynağının korneadaki yansıması tam göz bebeğinin ortasına isabet etmelidir. Takip edebilme fonksiyonu çocuk büyüdükçe daha belirgin olarak gözlenirken, infantlar fiksasyon sahasından çıkan cisimleri takip edemezler. Santral fiksasyonu olan çocuğun önündeki hedef yavaş hareket ettirildiğinde o gözle hedefi takip ettiği izlenebilmelidir. Diğer göz önündeki kapama kaldırıldığında çocuk incelenmekte olan gözdeki fiksasyonunu en az bir kırpma süresi kadar sürdürebilmelidir. Makulasında, örneğin toksoplazma skarı veya prematüre retinopatisine bağlı olarak çekinti olan bebeklerin görsel teması santral değil eksantrik veya gezici olabilir. Çocuk iki gözüyle de eşit miktarda fikse edebilmeli, bir gözünü diğerine tercih etmemelidir. Bir gözü ile fiksasyonu tercih eden çocuklar tercih ettikleri göz kapatıldığında belirgin olarak huzursuz olurlar.
Çocuğun cisimle olan göz teması şöyle kaydedilir; 1. Santral (birinci S) veya eksantrik, 2. Sabit (ikinci S) veya nistagmus ve gezici eksantrik fiksasyon gibi anormal istemsiz hareketler nedeniyle kesintili, 3. Sürekli (üçüncü S) veya özellikle sadece bir göz tercih ediliyor olabilir. Böylece bebeğin görme düzeyi basitçe SSS kriterlerini ne kadar sağladığı not edilerek kalitatif olarak takipte kullanılabilir.
Optokinetik Nistagmus
Optokinetik nistagmus yaratmak için bebeğin göz hizasında siyah-beyaz vertikal çizgileri olan bir tambur döndürülebilir veya vertikal çizgileri olan uzun bir şerit horizontal olarak hızlıca hareket ettirilebilir (Resim 2-12). Çizgileri görebilen bebeklerde çizgilerin hareket yönünün aksine doğru istemsiz sıçrayıcı (jerky) nistagmus ortaya çıkacaktır. Nistagmus yaratan siyah beyaz çizgilerin kalınlığı ne kadar inceyse bebeğin görmesi de o kadar iyidir. Optokinetik nistagmusu olmayan bebeklerde santral sinir sistemi problemine bağlı olarak horizontal bakış paralizisi olmadığını kanıtlamak gerekir. Bu amaçla hekimin kucağında bebek oturur pozisyonda tutulurken, hekim kendi ekseni etrafında hızlıca yarım veya bir tur döner. Bu durumda vestibüler refleks uyarılacağı için çocuğun görmesi olmasa bile horizontal bakış merkezi sağlamsa, nistagmus ortaya çıkacaktır. Görmesi iyi olan çocuklar hedefi fikse edilebilecekleri için vestibüler nistagmusu kısa süreli olurken, görmesi iyi olmayanlarda nistagmusun durması uzun zaman alır.
Çok nadiren dekortike infantlarda da optokinetik nistagmus yanıtı alınabilmiştir. Bu cevaptan subkortikal alanların sorumlu olabileceği düşünülmektedir.
Elektrofizyoloji
Flaş VEP (görsel uyaran cevabı) ile görme yollarının çalıştığı ve görmenin mevcut olduğuna dair fikir sahibi olunabilir fakat görme keskinliğini tayin etmek mümkün değildir. Görmenin VEP ile kantite edilebilmesi için desen kullanılması gerekir. Ancak desen VEP yanıtı yaş ve matürasyon ile birlikte önemli değişikliklere uğrar. VEP rutin muayenede yer almaz, diğer yöntemlerle tatmin edici sonuç alınamayan bazı olgularda görmenin varlığını ve izlemlerde ortaya çıkan değişiklikleri kaydetmek için uygulamak gerekli olabilir (Resim 2-14).
Görme Keskinliğinin Kantitatif Testleri
Sözel iletişim kurulabilen çocuklarda, tanıdık şekillerden oluşan görme testleri kullanılabilir. Kartlarda sabit büyüklükte olan şekiller giderek artan mesafelerde ya da dia projektörü ile sabit uzaklıkta giderek küçülen şekiller tarzında çocuğa sorulabilir. Bu testler arasında Lea, Allen, Sheridan Gardiner, HOTV kartları en sık kullanılanlarıdır. Daha büyük çocuklarda Snellen “E” eşelinde E’nin yönü sorgulanabilmektedir (Resim 2-15).
Standart Snellen eşellerinde aksi belirtilmiyorsa test mesafesi 6 m’dir. Lea testinde ise test mesafesi 3 m olup küçük çocukların teste daha rahat konsantre olması sağlanır. Lea testi Snellen testi kadar standart hale gelmiştir. Değişik alt tipleri olmakla birlikte temelde yakın ve uzak görmeyi test eden iki farklı formu vardır. 2.5-7 yaş arasında uzak görmeyi test eden en kolay kullanılan formunda; çocuk annesinin kucağında oturtulurken anne üzerinde kare, daire, kalp ve ev semboleri olan bir kartı çocuğun eliyle işaret edebileceği mesafede çocuğa doğru tutar (Resim 2-16). Bu sırada gözlemci 3 m mesafede kendi elinde bulunan sembolleri sıra ile göstererek çocuktan annesinin elindeki kartta bulunan sembollerle eşlemesini ister. Her testte olduğu gibi bunda da her bir göz kapatılarak ayrı ayrı test edilir. Bu testi okul öncesi dönemde kreş ve anaokullarında öğretmenlerin uygulaması mümkündür (www.lea-test.fi).
Okul öncesi çocuklarda mutlak ölçüm değerlerinden çok iki göz arasında fark olup olmaması daha değerli bilgi taşımaktadır. Kantite edilebilen testlerde iki göz arasında iki veya daha fazla sıra fark olması patolojiktir. Çocuklar farkında olmadan sağlam göz ile kopya çekebileceği için görme ölçülürken bir flaster ile diğer gözün kapatılması gerekmektedir. Özellikle ambliyopi takibinde harf veya şekiller tek tek değil bir sıra halinde gösterilmelidir. Çünkü ambliyop bireyler tek başına gösterilen cisimleri tanımlamada olduğundan daha başarılıdır. Harfler bir sıra halinde gösterildiğinde ambliyop gözde harfler birbirinin içine girmekte (“crowding fenomeni”) ve görme performansı düşmektedir.
© 2022 PROF. DR. E.CUMHUR ŞENER. All Rights Reserved Designed by | OXIT BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ